Öner, “Vücudumuzda özellikle bacaklarımızda toplardamarlar (ven sistemi) yüzeyel, derin ve ikisi arasındaki köprü venlerden meydana gelmektedir. Toplardamarlarımızda kapakçık sistemi bulunur ve yüzeyelden derin toplardamara doğru venöz kan akımı mevcuttur” diyerek açıklamasına şöyle devam etti:
“Özellikle alt ekstremite varisleri sık görülen kılcal varislerden venöz ülserlere(yara) kadar ilerleyebilen hayat kalitesinde azalmaya sebep olan yaygın bir halk sağlık sorunudur. Ülkemizde de artan obezite-şişmanlık- ve hareketsiz yaşam venöz hastalıkların sıklığını artırmakla birlikte ciddi iş gücü kaybına da neden olmaktadır.
Varis hastalığı erişkin popülasyonda %25-50 oranında görülmektedir. Varis görülme sıklığı her iki cinste de yaşla beraber artış göstermekte olup kadınlarda erkeklere göre daha sıktır. Aile öyküsü olanlarda %50 üzerinde görülme olasılığı mevcuttur.
Çalışmalarda kadınlarda obezite, yüksek tansiyon ve hareketsiz hayat biçiminin, erkeklerde ise sigara alışkanlığı ve yine hareketsiz hayat biçiminin varis görülmesinde riski arttıran faktörler olduğu gösterilmiştir. Kadınlarda hamilelikte %30 üzerinde kılcal varisler görülebilmektedir.
Ayrıca, erkeklerde boy uzunluğundaki artış ve kronik kabızlığın, yüzeyel venöz yetersizlik gelişimine katkıda bulunduğu gösterilmiştir. Obezite ile venöz hastalıklar arasında sıkı ilişki vardır.
Venöz hastalığa bağlı yetmezlik sonucu oluşan varislerin büyüklükleri ve yerleşimlerine göre üçe ayrılır: Kılcal varisler, Orta boy varisler, Variköz venlerdir
Hücresel düzeyde dokularımız için gerekli olan besin değişimleri ve kanın geri dönüşü sırasıyla atardamar, toplardamar, ikisi arasındaki kapiller sistem ile birlikte lenfatik sistem rol oynamaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı bacaklarımızdaki atardamar ve toplardamar sistemindeki besin akışındaki bu bozukluklar sonucu toplardamar içerisindeki venöz basınç yükselir ve tüm alt ekstremiteyi etkileyen venöz hipertansiyon meydana gelir. Kalbe geri dönmesi gereken kirli kanın bir kısmı bacaklarımızda kalır. Venöz hipertansiyona toplardamar içindeki kapakçık yetersizliği, oluşan pıhtı ve/veya bacak kaslarının zayıflığı ve yetersiz çalışması neden olur. Variköz venler genellikle yüzeyel ve/veya derin venöz sistemdeki kapakçıkların yetersizliklerine (reflü-geri kaçırma-) bağlı olarak gelişir
Sıklıkla hastalarda kapaklara bağlı yetmezlik ön plana çıkmaktadır. Artan venöz basınç venöz yetersizlik hastalarında kliniği oluşturan temel sebeptir. Yükselen venöz hipertansiyon ve artan kılcal damarlardaki geçirgenlik bacaklarda enflamasyonu artırmakta ve damar içinde pıhtı oluşumuna neden olmaktadır. Hücre dışına çıkan enflamasyon uyarıcı maddeler sonucu ciltte karakteristik kahverengi renk oluşur. Sonuç olarak ödem-şişlik-, cilt renk değişiklikleri, cilt altı kalınlaşma ve venöz ülser-yara- ortaya çıkar.
Bacaklarımızda venöz hipertansiyon meydana geldiğinde sık rastlanan belirtiler Ağrı, Ödem, Kramp, Kaşıntı, Cilt renk değişikliği ve Venöz ülserlerdir.
Venöz yetmezlikte oluşan ağrı tipik olarak ayakta kalmakla ve sıcak mevsimlerde artar, yatar pozisyonda ve soğuk ile azalır. Kramp ise daha çok geceleri girer. Venöz ülser de tipik olarak genellikle bacağın ayak bileğinin iç yüzünde görülür. Tedavi edilmeyen venöz yetmezlikte oluşan venöz hipertansiyon yavaş akımdan dolayı varislerin içinde pıhtı oluşumuna neden olabilir. Tromboflebit adı verilen bu enfeksiyon durumu pıhtı oluşan varislerin çevresinde ağrı, ödem ve kızarıklıkla karakterizedir.
Hastanın tanısında hikaye, fizik muayene bulguları ve venöz doppler ultrasonografi sonucu ile tanı konulabilmektedir.
Tedavide hasta eğitimi, diyet kontrolü, elastik kompresyon-varis çorap- kullanımı, ilaç tedavisi, skleroterapi-köpük tedavisi- ve hastalara en uygun şekilde cerrahi operasyon seçenekleri vardır.
İlaç tedavisi ve kompresyan tedavileri venöz yetmezlikte kısa süreli tedavilerdir. Cerrahi tekniklerde değişmekle birlikte gerçek tedavi hastaya göre seçilen uygun Cerrahi + İlaç + Diyet + Varis Çorap kullanımının kombine edilmesidir.”
Sevil Sınayuç