Filiz, "Kupa tedavisi cilt üzerine kupalar ile oluşturulan vakum etkisi yoluyla uygulanan geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemidir. Kupa tedavisi farklı şekillerde uygulanmakla birlikte temel olarak yaş ve kuru kupa tedavisi olarak yapılmaktadır. Her iki uygulamada da kupalar negatif basınç oluşturarak cilde yerleştirilmekte, yaş kupa tedavisinde cilde çizikler atılarak kan dışarı alınmaktadır" diyerek, şu bilgileri verdi:
"Kupa tedavisi beş bin yıldan fazla süredir dünya genelinde yaygın bir biçimde, birçok kültürde uygulanmaktadır. İbni Sina (M.S. 980‐1037) yaş kupa tedavisinin faydalarından bahsetmiştir. Rönesans döneminde İtalya ve Avrupa’nın diğer bölgelerinde popüler olan kupa tedavisi günümüzde ise Kuzey Avrupa, Amerika, Avustralya, Hindistan, Afrika, Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkelerinde uygulanmaktadır.
Yakın zamanda Harvard Tıp Fakültesi’nde kronik şiddetli ağrıdan yakınan çocuklarda kupa ve akupunktur tedavisinin etkili olduğu rapor edilmiştir. “Forschende Komplementärmedizin ”dergisinde yayımlanan bir derlemede kupa tedavisinin deri, kas iskelet, sinir sistemini etkileyen hastalıklarda kullanıldığı belirtilmiştir.
Uygulanan alana negatif basınç oluşturmak için ateş veya manuel pompa kullanılmaktadır. Alevin kontrolsüz basınç oluşturarak fenestre kapiller zedelenmesine yol açacağı düşünülmektedir. Manual basınç sistemi vakumun şiddetinin kontrol edilebilir olması nedeniyle tercih edilen bir yöntemdir.
Yaş kupa tedavisinde uygulama tekniği de etkinlik açısında çok önemlidir. Ciltte üst tabaka epidermis, altta ise dermis tabakası mevcuttur. Dermo‐epidermal alanda fenestre kapillerler vardır. Cilde atılan çiziklerin (0.1‐02 mm gibi) yüzeyel olması, cilt bariyerini açarken mümkün olduğunca kapillerlerin travmatize edilmemesi, özellikle interstisyel alandaki sıvının dışarıya atılması önerilmektedir.
Kupalar uygulandığı alanda 5‐10 dakika bekletilir. Kupa uygulanılan bölgede eritem, ödem ve ekimoz oluşabilir fakat genellikle birkaç günden birkaç haftaya kadar düzelir. Farklı kupa uygulamaları vardır; hareketli kupada, uygulanan bölgeye krem/yağ sürülür, kupa yerleştirilir ve belirli bölgelere hareket ettirilirken iğne kupada, kupa altına akupunktur iğneleri yerleştirilir. Akupunktur ve akuabasınç (acupressure) prensip olarak yaş kupa tedavisine benzemekle birlikte yaş kupa tedavisinde dışarı kan alınma işlemi mevcuttur.
İyileşmeyi kolaylaştıracağı ve skar dokusunu azaltacağı için cilde atılan çiziklerin cildin doğal kıvrımlarına paralel olması önerilmektedir. Uygulama öncesi ve sonrası bir iki gün proteinden fakir diyet tavsiye edilmiştir. İşlem sonrası 24 saat içinde banyo yapılması önerilmemektedir. Yemekten sonra mezenterik arter dolaşımının artması cilde giden kan akımını da azaltabileceği için yaş kupa tedavisinin aç karna uygulanması önerilmektedir.
Ayın yer çekim gücüne bağlı kan basıncındaki değişiklerden dolayı, yaş kupa tedavisinde ay takvimine göre ayın 17, 19, 21 ve 23’ünde uygulanması önerilmektedir.
Yaş kupa tedavisinde patolojinin olduğu ya da yakın bölgeye (ağrılı bölge gibi) uygulandığında, bu bölgelerden patojen yapan maddelerin atılımı sağlanarak, tedavide daha etkili olabileceğine inanılmaktadır. Boyunda “Kahl” bölgesi olarak adlandırılan 7. servikal bölge sık tercih edilmektedir. Kupa tedavisinin en sık uygulama alanı sırt bölgesidir. Özellikle skapula arası paravertebral bölge, 7. servikal bölge, omuz başları, göğüs, karın ve kalça en sık uygulanan bölgelerdir. Sırt bölgesinin iç organlar açısından ayna görevi gördüğü, bu bölgede visseral organlar ile ilişkili sempatik ganglionların lokalize olduğu belirtilmiştir.
Yaş kupa tedavisi uygulaması sırasında atılan kan miktarı hastaya göre farklılık göstermekte olup terapötik etkisinin kan miktarıyla ilişkili olmadığı düşünülmektedir.
Yaş kupa tedavisi ile endojen toksik ve kimyasal maddelerin, metal ve ilaç metabolitlerinin kapiller ve lenf damarlarından, interstisyel aralıktan uzaklaştırıldığı düşünülmektedir. Yaş kupa tedavisinin deri altı bağ dokusundaki yapışıklıkları azalttığı, deri ve kaslarda kan akımını artırdığı ve periferik sinir sistemini, deri ve derin doku reseptörlerini akupunktur benzeri uyardığı belirtilmektedir. Ayrıca inflamatuvar ve ağrı oluşturan mediatörlerin atılımını ve dilüsyonunu, endojen opiyatların salınımını arttırarak analjezik etki gösterdiği düşünülmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü kronik hastalarda, geleneksel ve tamamlayıcı tedavi uygulamalarını tavsiye etmektedir.
SÜNNET OLAN HACAMAT
Hz. Muhammed (S.A.V) efendimizin bize tavsiye ettiği hacamat şeklidir. Tedavi maksatlı ve sünnete uymak için yapılan hacamattır, Hacamat yapılacak yer bir antiseptik solüsyon ile silindikten sonra hacamat kupaları veya vakumlar yerleştirilir. 5 dakika kadar beklendikten sonra uygulanan kupa sökülür ve bu kısım neşterle veya zemberek denilen bir aletle 1 mm’den derin ve 1 cm’den uzun olmamak üzere çizilir. Bir şekilde 15-20 çizik atılır. Hacamat kupaları tekrar aynı yerlere vakumlanır ve kupaların içine kan dolması beklenir. Biriken kan kupadan boşaltılarak aynı yerlere ikinci defa kupa uygulanabilir ve berrak kan gelinceye kadar bu işlem 1-3 defa tekrarlanabilir. Kan gelme durduktan sonra antiseptik bir solüsyonla pansuman yapılarak kapatılır.
KİMLERE UYGULANAMAZ
nakli geçirenlere, diyaliz ve hemofili hastalarına hacamat yapılması tavsiye edilmiyor. Kafa arkasından, ense çukurunun altından (boyun), kulak arkası bölgelerden sık hacamat yapılmaz. Eskiden oluşmuş katarakta ve göz ameliyatından sonra kafa arkasına , ense çukurunun altına ve kulak arkasına hacamat yapılması önerilmiyor. Dinç ve kuvvetli olanlar hariç, 60 yaşın üzerinde olup da hayatında hiç hacamat yaptırmamış olanlara hacamat yapılması uygun görülmüyor. Mensturasyon sırasında da hacamat önerilmiyor.
Hacamat sonrasında kesikler üzerinde oluşan kabuklar kaldırılmamalı ve enfeksiyona yol açmamak için hacamattan sonra 24 saat banyo yapılmamalı. Hacamattan sonra 1 - 2 saat yemek yenmez ve uyunmaz."
Sevil Sınayuç